Çok güzel ve derin anlamlı bir söz paylaştın. 🌿 Bu ifade, Peygamber Efendimiz’in (sav) hayatındaki merhamet, adalet ve şefkat yönünü anlatıyor. Gerçekten de onun gelişiyle: Yetimler korunmuş, onların hakları İslam’da çok önemsenmiş, Mazlumlara sahip çıkılmış, zulme karşı adalet getirilmiş, İnsanların yüzü merhamet ve adaletle gülmüş. Yetimin ve Mazlumun Yüzü Peygamberimizle Güldü Tarih boyunca […]

Çok güzel ve derin anlamlı bir söz paylaştın. 🌿 Bu ifade, Peygamber Efendimiz’in (sav) hayatındaki merhamet, adalet ve şefkat yönünü anlatıyor. Gerçekten de onun gelişiyle:
Yetimler korunmuş, onların hakları İslam’da çok önemsenmiş,
Mazlumlara sahip çıkılmış, zulme karşı adalet getirilmiş,
İnsanların yüzü merhamet ve adaletle gülmüş.
Tarih boyunca güçlü olanın zayıfı ezdiği, yetimin ve mazlumun çoğu zaman korunmasız kaldığı bir dünya vardı. Cahiliye dönemi Arap toplumunda da durum farklı değildi: Yetimler mirastan mahrum bırakılır, kız çocukları hor görülür, fakirler yok sayılırdı. İşte böyle bir ortamda, rahmet ve merhamet Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) insanlığa gönderildi. Onun gelişiyle beraber sadece toplum düzeni değil, kalplerin yönü de değişti. Yetimin ve mazlumun yüzü, onun sayesinde güldü.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) doğmadan önce babasını, altı yaşında ise annesini kaybetmiş, kendi de yetim kalmıştı. Bu yüzden yetimin halinden en iyi anlayan kişiydi. Kur’an-ı Kerim’de “Yetimi sakın ezme” (Duha, 93/9) buyruğu, onun hayatında canlı bir şekilde tezahür etti. O, yetimlere sahip çıkar, yanaklarını okşar, onların kalbine sevinç bırakırdı.
Hadis-i şerifinde, “Ben ve yetime bakan kimse cennette şöyleyiz” diyerek iki parmağını yan yana getirmesi, İslam’ın yetimlere verdiği önemi gösterir.
Peygamberimiz, sadece yetimlerin değil, tüm mazlumların yanında oldu. İster köle olsun, ister fakir; ister kadın, ister çocuk… Haksızlığa uğrayan kim varsa, onun kapısında adalet buldu. “Zulme engel olun, zulmedene de yardım edin” buyurarak, adaletin her şeyin üzerinde olduğunu vurguladı. Mazlumun duasını ise, “Onun duası ile Allah arasında perde yoktur” diyerek müminlere hatırlattı.
Resûlullah’ın hayatı, adaletin ete kemiğe bürünmüş hâliydi. O, Mekke’de kölelerin zincirlerini kıran, Medine’de muhacir ile ensarı kardeş yapan, ganimeti fakirle paylaşan, her zaman güçsüzden yana duran bir rehberdi. Yetimler ve mazlumlar, onun adaletinde kendilerini güvende hissettiler.
Onun sayesinde, toplumda “güçlü haklıdır” anlayışı yerine “haklı güçlüdür” anlayışı yerleşti. İşte bu yüzden denilmiştir ki:
“Yetimin ve mazlumun yüzü Peygamberimizle güldü.”
Hz. Muhammed’in hayatı, sadece dini bir tebliğ değil, aynı zamanda merhamet, adalet ve insanlık manifestosudur. Onun rehberliğinde toplum yeniden inşa edildi; güçsüzler korunmaya, yetimler gözetilmeye, mazlumlar savunulmaya başlandı. Bugün de onun sünnetinden ve örnekliğinden ilham alarak, her yetimin yüzünü güldürmek, her mazluma sahip çıkmak, her müminin vazifesidir.